Ali YALÇIN Bey’in “yönetici atamalarında liyakat çağrısı” haberini okuyunca “ağam bizimle eğleniyi!” “söyleyene değil söyletene bak” demekten alamadım kendimi. Haberi tekrar tekrar okudum, acaba ben mi? yanlış anladım, yoksa Ali YALÇIN bey gece bir rüya gördü de sabah kalkıp bir özeleştiri mi yapayım diye düşündü.?
Aslında kamuoyu liyakatsiz atama yaptıranların kimler olduğunu ve liyakatten kastedilenin sendikal listeler olduğunu çok iyi biliyor. Erdemli bir açıklama yapayım derken “merdi Kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” atasözüne muhatap olmak çok kötü bir duygu olsa gerek.
Yıllarca, seni idareci yaparız diye üye kaydı yapanlar, yönetici atama listelerini hazırlayıp “bizim üyemiz olmayan idareci olamaz” diye dayatanlar kimlerdir? Biz hükümetin sendikasıyız, arkamızda REİS var, atamalar bizden sorulur, istifa edersen terfi ve tayin yaptırmayız vb. ifadelerle sözde sendikacılık yapanlar kimlerdir? Sendikal faaliyetlerde Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamı bile istismar etmekten geri durmayanlar kimlerdir?
Ciddi ciddi pazarlık yapıyormuş havası vererek, yapılan bütün toplu sözleşmelerde kamu görevlilerini %2,5 ve %3,5’lara yıllarca mahkum edenler kimlerdir? Üyelerine %2,5’u reva görüp kendilerine Ankara’da 20 katlı rezidans yaptıranlar kimlerdir? Gerçek enflasyonun bir senede en az %30 arttığı ülkede "maaşlarda iki sene için %17,53 zam aldık" diye sıkılmadan afiş astıranlar kimlerdir?
Altlarında son model araçlarla sendikal faaliyet yapanlar, lüks makam odalarında üyelerinden toplanan aidatlarla lüks hayat yaşayanlar, hükümete ters düşerim korkusuyla hiçbir konuda hakkı ve gerçeği konuşamayanlar, isimleri tarihe “kendilerine sağlanan imkanlar sebebiyle memurların haklarını göz ardı ederek yöneticilere yaranmaya çalışanlar” olarak geçenler kimlerdir?
Milli ve manevi konularda duyarsızlaşanlar, ahlaksız dizilere ve programlara birilerinden çekinerek ses çıkarmayanlar, ‘İstanbul Sözleşmesi’ne hayır’ kervanına MİL-SEN korkusuyla son dakikada katılanlar kimlerdir? Liyakatsiz atamalara referans olup kamuda yaşanan maddi ve manevi tahribata sebep olanlar kimlerdir?
Sahi KİMLERDİ?
Liyakatsiz atanan yöneticiler eliyle başta Milli Eğitim olmak üzere tüm kurumlarımızda yaşanan tahribatın müsebbibi kimlerdir?Liyakatsiz eğitimcileri yönetici olarak atanmasına referans olarak, gençliğimizin bu denli milli ve manevi konulardan bihaber olmasının, ahlaki çöküntünün müsebbibi sahi kimlerdi?
Okul müdürü veya müdür yardımcısı olmak isteyen liyakatli, ehil öğretmenlerimizi sırf A sendikasından olmadığı için engelleyenler kimlerdir? Kendilerinden olmayan sendikalara ve stk’lara şucu bucu diyerek iftira atarak yükseldiğini zannedenler kimlerdir?
Oturduğu koltuğu koruma veya makamını yükselmekten başka bir hedefi olmayan yüzlerce, binlerce insana sendikal referanslarla makamlar verildi. Kişiler, hak ettiği için değil uygun görüldüğü için makamlara atandıklarından, ciddi hiçbir yenilik yapamadılar. Çünkü atanan bürokratların ana amacı temsil, tören, kabul ve ağırlama ile geçti maalesef.
Zaten başımıza ne geldiyse bu benden değil, bu senden, bu şunlardan diyerek liyakati kaale almamaktan geldi. Liyakat bu topraklardan uzak bir diyarda yaşıyor artık. Müdür olarak atanmak için sadece A sendikası üyesi olmanız da yetmiyor. Sendika şubesinde muhalif misiniz değil misiniz, şube başkanına ne kadar yakınsınız uzaksınız soruları da oldukça önemli hale gelmiştir. Bugün görülüyor ki, "bizden" demek, "liyakatsizlik" demek, "emanetin ehline teslim edilmemesi" demektir.
Kamu yönetiminde başarılı yönetim için yönetici seçimi oldukça önemlidir. Yönetici seçiminde liyakat ve devlete sadakat ayrılmaz unsurlardır. Bu bağlamda, liyakat sahibi üst düzey yöneticiler, görevlerinden kolayca ve sıkça alınmamalıdır. Konu benim sendikamdan ya da onun sendikasından seviyesine indirgenirse tecrübe ve birikim heba edilmiş olur.
Özel sektörde işletmenin kapısından sokulmayacak birçok kişi sırf sendikal düşüncelerle kamuda vazgeçilmez hale gelebilmektedir. Nitekim 657 sayılı Kanun’un üç temel ilkesinden birisi de liyakattir. Ancak, devlet yönetimindeki en temel unsur olan liyakat sendikal saiklerle giderek istisna haline gelmeye başlamıştır.
Manevi, İlkeli ve LİYAKATLİ sendikacılığın yeni adresi artık MİL-SEN’dir. Sendikacılığa olan güveni tekrar tesis edecek olan, MİL-SEN’dir. Kamu görevlilerimizin hak ve hukukunu gerçek manada savunacak olan MİL-SEN’dir. Ülkemizin yaşamakta olduğu manevi çöküntünün önüne geçmek için canla başla çalışacak olan MİL-SEN’dir. Daha müreffeh bir hayat yaşaması için memurun mali haklarını ve kazanımlarını sağlayacak olan MİL-SEN’dir. Güç zehirlenmesi yaşayan yetkili sendikayı aslına döndürüp çalıştıracak olan da MİL-SEN’dir.
Celaleddin GÜL
Genel Başkan