01 Header

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Ayasofya İmamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın hocamızın yaşadığı sıkıntılı süreç Mil Diyanet Sen'in uzun zamandır gündemde tutmaya çalıştığı 'Minber Dokunulmazlığı' önerisinin ne kadar hayati öneme haiz olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Hacı Bayram Veli Camisinde okuduğu eş cinsellikle ilgili hutbe ve arkasından yaşanan dava ve mahkeme süreçleri, yaklaşmakta olan tehlikenin aslında ayak sesleriydi. Ayasofya’nın tekrar cami olarak açılması, Sayın Erbaş’ın ilk cuma hutbesine elinde kılıçla çıkması ve arkasından Mısır El-Ezher mezunu bir İlahiyat Profesörünün Cumhurbaşkanımızın da tensipleriyle geçici görevlendirmeyle Baş İmam olarak atanması, malum karanlık zihniyetin düğmeye basmasına yetti.

O güne kadar sürekli her konuda tweet atan, paylaşım yapan sayın Boynukalın’a ses çıkarmayan karanlık zihniyet, Ayasofya camisine atandıktan sonraki paylaşımlarını, yazdığı ve çizdiği her şeyi mercek altına aldılar. Mehmet Boynukalın üzerinden Diyanet İşleri Başkanlığına ve Din görevlilerine ayar vermeye çalışan malum zihniyet şimdilik kazanmış gibi görünüyor.

Onlara göre Diyanet ve din görevlileri biraz fazla oluyorlardı. Ülkenin birlik ve beraberliğine katkı sunan, 15 Temmuz’da cesurca minarelerden sala okuyarak aziz milletimizi Fetö terör örgütüne karşı koymaya ve meydanlara inmeye davet eden, Pandemi gibi çok can alan büyük salgın sürecinde aziz milletimizin her daim yanında olan, vefa ve filyasyon başta olmak üzere tüm çalışmalarda ve organizasyonlarda en önde saf tutan, yaşanan yıkıcı depremlerde camilerini ve mescitlerini 24 saat milletin hizmetine sunan, depremzedelere sıcacık ortamlar kuran, onlara her türlü yardımı ulaştıran ve bu arada kendi çoluk çocuğu ile ilgilenmeye bile vakit bulamayan, sabah namazı için sabah saat 4:00’te uyanıp gece saat 11:00 de yatsı namazına kadar adeta 7/24 mesai yaparak mahallesinin, köyünün ve sokağının tüm sorunlarıyla dertlenen, köy ve mezralarda ahırdan bozma, kapı, pencere, tuvaleti olmayan sözde lojmanlarda yaşamak zorunda kalan, Çoluk çocuğunun eğitimi için kendisi köyde görev yaparken onlar için ilçede veya il merkezinde ayrı bir ikinci ev kiralamak zorunda kalarak fedakarca görev yapan...

Yukarıda saydığımız ve yazmakla bitiremeyeceğimiz hizmetlerinden dolayı din görevlilerimizi hedef tahtası haline getirdiler. İstiyorlar ki biz konuşmayalım. Ülkemizin dini sosyal ve toplumsal konularına ilişkin açıklamalarda bulunmayalım. Aileyi ifsat eden unsurları dillendirmeyelim. Gençliği mahveden akımlarla mücadele etmeyelim. Ahlaki erozyona ve manevi tahribata neden olan Tv dizilerini gündeme getirmeyelim. 6284 gibi aileyi dinamitleyen ve kadın cinayetlerini arttıran yasaların iptali için konuşmayalım. Eş Cinsel LGBT derneklerinin sapkın faaliyetleri hakkında konuşmayalım. Bu ifsatçı sapkın derneklerin ve unsurların kapatılmasını talep etmeyelim.

Bu karanlık zihniyet işte bu sebeple Mehmet Boynukalın hocamıza saldırdı. Çünkü Mehmet Boynukalın aslında bir nevi tüm din görevlilerimizin adeta sesi olmuştu. Cesaretin ve özgürlüğün timsali olmuştu.

‘Herkes kendi işini yapmalı’ şeklinde sayın Boynukalın’a laf yetiştirmeye çalışan siyasetçiler, aslında onun zaten kendi işini yaptığını yani İslam’ın emir ve yasaklarını anlattığını göz ardı ediyorlardı. Din görevlilerini sadece namaz kıldırma memuru olarak görmek isteyen zihniyet bu duruma alışamamıştı. İmamı; Mihrapta, minberde, kürsüde ve her yerde İslam’ı temsil eden ve toplumsal her konuda görüşlerini açıklayan kişi olarak görmek istemiyorlardı. 

Sözcü, Oda tv, Fox, Cumhuriyet gibi yayın organlarının Mehmet Boynukalın’ı hedef göstermeleri karşısında bizim mahalleye ! ait zevatın onlarla saf tutması maalesef mütedeyyin muhafazakar aziz milletimizi üzmüştür. Onlar istiyorlar ki imamlar hep camilerinde besledikleri kedilerle gündeme gelsinler. Manevi tahribat ve aile kurumu hakkında konuşmasınlar. Ama bir gerçeği unutuyorlar.  Anayasa da diyor ki, Din görevlisinin görevi ‘Din konusunda toplumu aydınlatmaktır’ 633 S.K 1. Md.

Mehmet Boynukalın hocanın üzerine bodoslamasına sazan gibi ilk atlayan gazeteci Hadi Özışık oldu. Ayasofya İmamı üzerinden tüm din görevlilerimize hakaret ederek, küçümseyerek, tahkir ve tezyif ederek kalitesini ortaya koydu. ‘Sen kimin adına racon kesiyon’ şeklinde mahalle ağzıyla saldıran Hadi Özışık’a aziz milletimiz tepki gösterince özür dileyip videosunu yayından kaldırmak zorunda kaldı. Yani anlayacağınız bu aziz millet Hadi Özışık’a haddini bildirmiş ve ‘racon böyle kesilir’ dedirtmiştir.

Bu süreçte Mil Diyanet Sen, Sayın Boynukalın hocamızı en fazla destekleyen ve yanında olan sendika ünvanına sahip oldu elhamdulillah. Zaten kendisi de paylaştığı özel Tweet'inde hususen Mil Diyanet Sen’e teşekkür etmişti.

Sonuç olarak;

Mil Diyanet Sen olarak Minber Dokunulmazlığı kavramının çerçevesi genişletilerek din görevlilerimizin özgürce İslam’ın emir ve yasaklarını anlatmalarının ve konuşmalarının önünün açılmasını ve 657 sayılı yasanın güncellenerek memurlar için konulmuş siyaset yasağının da kaldırılmasını talep ediyoruz.

Bu ülkede işçi konuşacak, kaportacı konuşacak, sporcu konuşacak, kulüp başkanları konuşacak, tesisatçı konuşacak, fırıncı konuşacak, gazeteci konuşacak, emeklisi konuşacak, berber konuşacak, sözde sanatçılar konuşacak ama Diyanet ve din görevlileri konuşamayacak...

Bu durumu kabul etmiyor ve gerekli çalışmaların başlatılmasını talep ediyoruz. 09.04.2021

Powered By aSa