01 Header

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Camiler ve Mescitler İslam’ın ilk döneminden itibaren toplumumuzun tümüne mal olmuş, İslam en kutsal ibadet yerleridir.  Müslümanlar Hz. Peygamberden itibaren tarih boyunca camilerin yapımında büyük gayret sarf etmişlerdir. Hatta Peygamber Efendimiz de bu hayır işine önderlik etmiştir. Müslümanlar Camii, Mescit, Kur’an kursu, lojman gibi sosyal mekanlarını devletin yardım ve desteği olmadan inşa etmişlerdir. İmkanı olanlar nakdi ve ayni olarak yardımda bulunurken, bunlara imkan bulamayanlar ise bilfiil camii ve mescitlerin inşasında bedenen çalışmışlar, bu kutsal mekanları inşa etmişlerdir.

 

Köylerde tarla ve bahçe, şehir yerlerinde dükkân, işyeri, hizmet binaları vakıf malı olarak kullanılmıştır. Dernek ve vakıfların toplumun sosyal mekanlarını inşa ettiği, geliştirdiği ve birçok faydalarının olduğu şüphesizdir. Ancak; Günümüzde dernek ve vakıfcılık amacına uygun yürütülememektedir. Ne yazık ki insanlar bu ulvi görevi yerine getirirken dernek ve vakıflar, din görevlilerine belli noktalarda problem oluşturabilmektedir. Din görevlilerine, görevleri sırasında dernek ve vakıf yöneticileri büyük sorun çıkarmaktadırlar. Diyanet İşleri Başkanlığımızın en önemli sorunları arasında kurumumuzla ilgili dernek ve vakıfların din görevliler üzerindeki baskıları, onlara amir gibi davranmaları hizmet alanlarımıza yönelik pervasızca davranışları yer almaktadır. Bu dernek ve vakıfların hizmetleri de yadsınamaz oluşunu kabul etmekle birlikte bunların kuruluş ve denetimine ilişkin hususlar hakkında acil bir düzenleme yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Görevlilerle yaşanan en basit bir olayda bile kurdukları baskı ve mobbing (bezdirmek-sosyal kabadayılık yapmak) ile görev yapamaz hale getirmekte, görevli için aldıkları lojmanlardan kendilerini çıkarmakta, böylece itibarlarını zedelemeye çalışmaktadırlar.

 

Sendikal çalışmalar için gittiğimiz İl/İlçe ve köylerimizde görev yapan İl/İlçe temsilcilerimiz ve üyemiz olan Din görevlileri ile yaptığımız yüz yüze görüşmelerde, yaptığımız gözlemlerimizde ve bilimsel araştırmalarda Camii dernek veya vakıflarıyla kısmen veya sorun yaşayan din görevlilerinin oranı 1/3 tür. Sorun yaşamadıklarını ifade edenler ise kırsal bölgelerdeki camilerde görev yapan din görevlileridir.

 

Şehir merkezlerindeki vakıf ve dernekler; cami kenarına, cami altına, işyeri ve dükkan açıp tüccarlara kiralayarak bu yerlerden sürekli bir gelir elde etmektedir. Fakat kırsal bölgelerde nüfusun ve ekonomik ilişkilerin şehir merkezine nazaran sınırlı olması nedeniyle, ticari hayat canlı değildir. Genelde kırsal bölgelerde bulunan camilerin değişik ihtiyaçları, küçük tarım arazileri, muhtarlık bütçesi ve köy halkı tarafından yapılan ayni ve nakdi yardımlar sayesinde giderilmektedir.

 

Dernek ve vakıf yönetimleri genellikle, yaşı ilerlemiş ve kültür ve eğitimi yüksek olmayan kişilerden oluşmakta; bu durum, tamamına yakını lise veya fakülte mezunu olan cami görevlileri ile dernekler arasında uyumsuzluklara sebep olmaktadır. Dernek ve vakıflarla sorunlu olan cami görevlileri bu sorunlar yüzünden Başkanlığımızın değişen ve gelişen anlayışına ayak uyduramamakta, verdiği birçok görevi zamanında ve tam olarak yapamamakta, görevlinin hizmet aşk ve gayreti dumura uğramaktadır.

 

Sendikal çalışmalar için gittiğimiz İl/İlçe ve köylerimizde görev yapan İl/İlçe temsilcilerimiz ve üyemiz olan Din görevlileri ile yaptığımız yüz yüze görüşmelerde ve gözlemlerimizde bu sorunlar ve bu sorunların sebepleri arasında şu konular yer almaktadır. Başlangıçta iyi niyetli insanlardan oluşan dernek yönetimleri zamanla akraba, hemşeri, cemaat mensubu ve eş dost birliği halinde kemikleşmekte, mevzuata rağmen sağlıklı genel kurullar yapılamamakta, genel kurul veya yönetim kurulundaki dürüst üyeler yıldırılmakta, derneği terk etmeye mecbur bırakılmaktadır. Dernek ve vakıflar maddi bakımdan güçlendikçe eski üyeler - yeni üyeler çekişmesi ve kongre huzursuzlukları başlamakta, bu huzursuzluklar camii cemaatine de yansımaktadır. Sonuçta din görevlileri bu iki cephe arasında savrulup durmaktadır. İl Müftülüğünün talimatıyla camilerde açılan yardım kampanyalarından toplanan paralardan yüklü miktarlarda dernek adına kesintiler yapılmakta, bu paraları keyfi şekilde harcayan dernek görevlileri görülmektedir. Din görevlisi bu duruma müdahale etse, dernekle arası açılmakta, yapılan hizmet dini bir hizmet ve yapılan yardımı Allah rızası için yaptıkları için; görevli ilgilenmese vicdanıyla barışık olamamakta, görevini ihmal etmiş olmaktadır. Her ay yüklü miktarda gayrimenkul geliri olan dernek ve vakıflar bile, her Cuma namazı ve ayrıca bayram namazlarında saf arasında veya cami çıkışında yardım toplamaktadır. Dernek harcamalarında, cami görevlisine sorulmadan, danışmadan tamirat ve tadilat yapılmakta, görevliler bu duruma müdahale etmek istediklerinde huzursuzluk çıkmakta; zaman zaman görevliye iftira suçu isnat edilmekte, onu yıpratma süreci başlatılmaktadır. Görevliyi sürdürmek için araya hatırlı kişiler vb. etkili kişi ve kurumlar da sokulmaktadır. Camii dernek veya vakfı ile sorunlu olan bir camii görevlimize; vakıf başkanın kendisine “Hoca kendine yer ara, yoksa seni biz göndeririz!” diye baskı kurduklarını bazı cami görevlilerimiz ifade etmektedir.

 

Din hizmeti ve din görevlileri için yapılan camii lojmanlarının dernek veya vakıf mülkiyetinde olması, eksiklerinin vakıf tarafından karşılanması, özellikle lojman yoksa görevlinin kirasını bu kurumların ödemesi, din görevlileri için başlı başına bir huzursuzluk kaynağı olmaktadır. Dernekler, keyfi tasarruflarına görevlinin karışmasını önlemek için cami ve Kur’an kursu lojmanlarını veya ödedikleri kiraları onlara karşı şantaj aracı olarak kullanmaktadır. Dernekler caminin dükkan, arsa gibi gayrimenkullerden sağladıkları maddî imkânları ile özellikle lojmanları veya verdikleri kiraları kullanarak camiyi ve görevlileri yönetmeye başlamaktadırlar. Şahit olduğumuz bir olayda, camii yapımı ile ilgilenmiş bir dernek başkanı, camii görevlisinin haftalık izin kullanmasına müsaade etmemiş, bu durumu müftülüğe şikayet olarak bildirmiştir. Zamanla Camii cemaatinin de vakıf yönetiminin üslubuna alışarak görevliye baskı oluşturmaya başladıkları ve görevliyi müftülük yerine, dernek yönetimine şikâyet ettikleri görülmektedir. “Cami yanında yer alan dernek odalarında camii cemaati ve dernek üyeleri, Diyanet teşkilatını, Müftülükleri, imamları, müezzinleri yargılar, bazen çıkar kavgalarının içine Diyanet kurumunu ve din görevlilerini de çekerek onları birbiriyle vuruştururlar. Kaldı ki; dernek ve vakıfların yaptırdığı cami ve binalarda ısı yalıtımının olmaması, Mimarî zevksizlik, pahalı ve çirkin projelere gereksiz harcamalar, estetikten uzak süslemeler, gereğinden fazla aydınlatmalar, cami geleneğiyle uyuşmayan abartılı pahalı avizeler, ihtiyaç unsurlarından yoksun Kur’an kursları, dikkat çeken bozukluklar arasındadır. Basın ve yayın organlarında eleştirilere konu olan, dinle ilgili tartışmalarda başat öğe olarak yer alan, her sokak başında inşa edilmiş cemaati olmayan camiler ve bu camilere yapılan lüks harcamalar, minare ve cami uyumsuzluğu, yukarıda saydığımız durumların neticesinde ortaya çıkmaktadır.

 

Cami dernek ve vakıflarının elindeki bu devasa kaynakların; Başkanlığımızın gelişen ve değişen hizmet anlayışına uygun olarak yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu manadan olmak üzere bu kaynakların nerelere harcanabileceğinin kalem kalem belirlenerek Başkanlığımızın hizmet anlayışına uygun hale getirilmesi, İl/İlçe Müftüsünün başkanlığında, Cami din görevlilerinde içerisinde bulunduğu kurulacak bir komisyon vasıtası ile aşağıdaki yerlere harcanması hizmette verimliliği artıracak eldeki kıt kaynakların daha uygun şekilde harcanmasına katkı sağlayacaktır.

  • Cami ihtiyaçları ( Elektrik, Su, Yakıt, tadilat ve tamirat vs.)
  • Kur’an kursu ihtiyaçları ( Elektrik, Su, Yakıt, tadilat ve tamirat vs. )
  • 4-6 Yaş Kur’an kurslarının yapım ve tefrişi
  • Gençlik çalışmalarında kullanılması
  • Cami ve Kur’an kursu lojmanlarının yapımı, tadilat ve tamiratı
  • Hayır işlerinde kullanılması ( Cami cemaatinden fakir olan kişilerin eğitim gören çocuklarına burs verilmesi vs.
  • Diğer Cami ve Kur’an kurslarının ihtiyaçları için kullanılması.

Diyanet İşleri Başkanlığımızın en önemli sorunları arasında olan gelişen hizmet anlayışını engelleyen bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanuna ilave edilecek ek bir madde ile bu husustaki yasal boşluk doldurulup, yasal statüye kavuşturulmalıdır.

 

Teklifimiz;

Madde-1 “Diyanet, Cami, Camii, Mescit, Mescidi, Kur’an kursu, Kur’an kursları “ ifadesinin yer aldığı dernek ve vakıfların kurulması Diyanet İşleri Başkanlığı’nın iznine bağlı olmalıdır.

Madde-2  Birinci Madde de geçen ifadelerin yer aldığı vakıf ve derneklere ait her türlü faaliyet Diyanet İşleri Başkanlığının Müfettiş ve Murakıplarının denetimine tabi olmalıdır.

Madde-3 Camilerin müştemilatında bulunan Dernek ve Vakıflarının menkul ve gayri menkullerinin akarları yukarıda saydığımız yerlere, kurulacak komisyon vasıtası ile harcanmalıdır. 

Madde-4 Birinci ve ikinci Madde de belirtilen hususların usul ve esasları yönetmelikle düzenlenmelidir.

Madde-5- Birinci ve ikinci Madde ile bunlara dair çıkarılan yönetmelik konuları hakkında 5253, 5737 ile 5072 sayılı Kanunların hükümleri uygulanmaz.

Konunun önemine binaen Başkanlığımızın acilen yeni bir çalışma başlatmasını arz ederim. 

                                                                                                                            Ömer ULUÇAY

Mil Dİyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı

Powered By aSa